Kapıları açık bırakıyorum.Kimileri getirdiklerini çıkartıyorlar,kimileri de çıkartılanları topluyorlar.İki-üç odalı şu evde ne çok şey yaşandı da ne çok kahramanlar yitip gitti. Mutfaktan sesler geliyor;ileride aşk hayatının ne olacağını kestirmeye çalışanlar ellerinde fincanlar,fallarına bakıyor. 'Heyhat' diyorlar divandaki yaşlılar;'kazandıklarımızı ne zaman kaybettik?'. Koridordan iki üç kişi gelip geçiyor;odaların kapısından içeri bakıyorlar;sanki yitip giden uykularını arıyorlar... Sessizce bir kedi geçti sanki, kovaladığı yumağın oyuncağı olduğunu bilmeden onu öylece yuvarlayarak,yakaladığında istediği sadece birazcık huzur ve sessizlik halbuki;tıpkı yumuşaklığın verdiği o muhteşem haz gibi...Kağıt sesleri geliyor banyo yakınlarından;yazılan son mektuplar ya yırtılıp çöpe atılıyor ya da...Ya da yitirilip gidenlerin ardından bitirilmemiş cümleler yazılıyor,noktası koyularak...Açık kapının dışından sesler geliyor;hiç tanınmıyorlar adeta yeni bir soluk yeni bir heyecan yeni bir nefes gibiler;hayır,o nefesler de çoktan yavaşlıklarını tüketmişler...Bir yemek kokusu geliyor ardından,evde bir telaş,masalar kurulacakmış gibi;uzaktan bakan ise sadece bir yumak ve bir kedi....Telefonlar çalıyor odalardan,aynı anda arananlar var sanki; bilmiyorlar ki o telefonlar da artık birer deli...
Geçen gece gördüğü rüyayı anlatanlar,getirdiklerini toplayanlarla beraber oturmuş,konuşuyorlar;yaşadıkları belki birer mazi fakat hakikatin ta kendisi...Gittikleri anda başladı hüzünleri,sevinçleri,hevesleri,saklayamadıkları hisleri...Uzaktan bir gözün onları izlediklerini bilmiyormuş gibi yaptılar;kendilerinde de iki göz olduğunu unuttular...Bir gözle başkalarını izlerken diğer gözle sevgilerini takip ettiler.Umutlarını,yitirdiklerini, bir kış gününde buldukları sıcacık sevgiyi bir yaz gününde nasıl dondurup attıklarını izlediler...Unutup yine sevdalanmak istediler;kapıdan son bir kez çıktıklarını bilmeden;bir hıçkırıktı onlar boğazlarda düğümlenen,asla inemeyen....Rüyaları anlatanları dinlerken getirdiklerinin üstüne oturuyorlar,soluklanmak için mi yoksa onları hiç çıkartmamak adına mı...Mutfağa şöyle bir bakıyorlar,falların verdiği umutlar çoktan tükenmiş bile;divanın eski yerinde duran boş bir kutu;banyonun kapısının sesi geliyor dikkatlere doğru,kapıyı açan rüzgarmış,kapıya gelen kağıtlardan belli...Açık kapıdan gelen seslerden birisine yanıt veriliyor;aşkların orada olduğuna dair bir ümit var; ayağa kalkıyorlar,getirdiklerini götürmek adına kucaklarına yüklüyorlar;iki gözden biri dışarı bakarken birisi yere odaklanıyor;ayaklara takılmış yumuşak bir yumak,arkasından gelen bir kedi ve salondan onlara bakan bir göz...