İnsan ancak hayalleriyle yaşar ve biraz yaşamaya başlayınca tüm hayallerini kaybeder...VOLTAIRE...
20 Aralık 2010 Pazartesi
Sonunu Sen Getirir misin?
Sonsuz ilahilerin kulağına çınladığını duyumsadın mı hiç?Ellerin nasırlarında senelerin duasını okudun mu?Koyup gittiğinde serseri sevdalarını küreklere vurdun mu hiç;engin deryaların kucağına yol aldın mı?Cehennemin tam ortasındayken gözüne ilişen mahşer kalabalığında onun kokusunu içine çektin mi?Çocukların koşturduğu avlularda,ağaçların üstünde duran kuşların nasıl yuva kurduklarını izledin mi?Sorulan soruların cevaplarına hazırken,o anda unutmuş gibi hissettiğin oldu mu aşk sınavlarında?Peki,antik uygarlıkların ozanlarından muhteşem soneleri dinledin mi?Kalbin, içindeki alevlerin arasında tir tir titrerken onu bir başkasına uzatacak kadar cesareti kendinde buldun mu?Tenindeki hissiyatsızlığın sebebini ararken aynada kendi yüzünle karşılaştın mı,suçlu,kibirli,bertaraf edilmiş...Uzayıp giden yolların mesafesini iki şehir arasında ölçtün mü hiç,yoksa kendi dünyandaki şehrinden hiç çıkmadın mı?Pare pare saçılan peri tozlarını üstüne atanın bir başkası olduğunu aklına getirdin mi?Firuze renklerin egemenliğindeki giysilerle hatırlandığını sana düşündüren olmadı mı hiç?En zorlu gizlerin çeşm-i yeşillerde olduğunu sana anlatamadılar mı?Kahpe diyerek aşağıladıkları feleği,alemin bir zerresini sevdirdiği için göklere çıkaran insanlardan olmadın mı?Bavulların içine çaresizce sıkıştırdığın bölük pörçük hayallerin yerine daha kaçını koydun?Sana 'sen' diye hitap edenlerin ardındaki 'sevgilim' kelimesi için kaç sene beklediğini çok zaman düşünmedin mi ya da sadece bir 'sen'e eklenen '-i' harfinin devamını nice seneler merak ettiğini bana anlatmadın mı?Benim vereceğim cevabın 'onların arasında bile bir boşluk var' olacağını sana annen bile itiraf etmedi mi?Sana ihtiyacı olanları kapı önüne koyarken içeride tek başına kalacağını koca bir ev bile açıklayamadı mı?Rolünün çoktan değiştirildiğini kavrayasın diye seni yöneten birisine ihtiyaç duydun mu?Piyeslerin hep seni anlattığına beşeriyet tasvirleri bile yeterli olmadılar mı?Yalnızlıklarının korkusuyla,yatağının altına bakıp onu yendin mi?Bir gitar telinin titreşimlerinin dahi paylaşılacak şeyler yarattığını bile bile,tüm sancılarını gömdün mü?Mühürlediğin dudaklarından dökülecek coşkun şevk çağlayanlarının kaynaklarını tıkayabildin mi;ya da 'dudaktan kalbe' vecizesini hiç duymadın değil mi?Sonlarını onluklara ayırırken işlem hatası yapıp beni kaçırdığını görmezlikten mi geldin?Sabit sayıların değiştirileyemeceğini bile bile,virgüllerini getirip niye yanlış yerlere koydun? Parşömenlerin üstünde gezdirdiğin kaleminin yazmamasını dönüp gözyaşlarına sordun mu?'Bir şeyleri inşa etmenin zorluklarını' göstermek için sağlam kayaların üstünden başlamak zorunda mıydın?Yek parfüm şişelerinin içindeki kokunun,yüzündeki hatlardan gelenlerle kıyaslanamayacağını öğretemedim mi?Sana dikte ettirdiğim aşk alfabesinin hecelerini hala yanyana getiremiyor musun?Alıp gittiğin uçurtma gönlünün bir yıldırımla vurulacağına tanık olmadın mı ya da yağmurlardan kaçarken doluya tutulmadın mı?Sana sorduğum soruların cevaplarını ararken,benim ismimi tekrarlayıp,gözlerini yazanlardan bir anlığına uzaklaştırmadın mı?Seni her an takip ettiğimi düşünemeden adımlarını daha ne kadar hızlandırabileceksin...Olsun,mutluluğunu yaşa!!!